İST
♥ AN ♥ BUL
HATIRLA
BUL
İstanbul,
belki de dünyanın en güzel kenti, ona kent demek de zaten başlı başına bir
haksızlık. Nüfusuyla, renkliliğiyle,
kültürüyle, bünyesinde barındırdığı tarihi hazineleriyle, içinden geçen denizi ile her yıl onu görmeye gelen
sevdalıları ile dünyadaki pek çok devletten daha üst sıralarda yer almayı hak
etmiş.
Ne zaman
ki orayı ve dünyanın başka ünlü kentlerini gördüm, henüz ondan daha güzelini
göremediğim için düşüncem onun dünyanın en güzel cennet köşelerinden biri
olduğudur.
İstanbul, şiirlere,
şarkılara, resimlere konu olmuş, eşsiz güzelliği aşıklara ilham vermiş...
Uğruna savaşılmış, kan dökülmüş öyle ki tarih sahnesinde O'nu fethetmeye
kendini adamış pek çok komutanı hüsrana uğratmış bir doğa şaheseri…
İstanbul,
Asya ile Avrupa kıtalarının dar bir deniz geçidi "Boğaziçi" ile
ayrıldığı yerde, iki kıta üzerinde kurulu tek şehirdir. Filmlere sahne olmuş
dünyaca ünlü şairleri, yazarları, çizerleri, sanatçıları, devlet insanlarını,
bilim insanlarını, yıldızları muhteşem manzarası ile kendine aşık etmeyi de
başarmış, her birinden aldığı övgülerle, kendine rakip olanlarla arasına büyük
bir mesafe koymayı başarmıştır İstanbul...
Halk
arasında güzelliği, özellikle kadınların güzelliğini anlatmak için bir deyim
vardır; “Kitap gibi kadın, oku oku bitmez.” Bu tanımlama İstanbul için çok
hafif kalıyor. Ansiklopedi gibi desek,
yetmiyor, kütüphane gibi desek gene kafi gelmiyor. Söylenecek tek tarifin
“İstanbul gibi, İstanbul” olduğudur. Bu tarif çok güzel kadınlar için bile
kullanılabilir. “İstanbul gibi kadın, sev sev bitmez.”
İstanbul,
martıları, denizi, vapurları, Halici, Eyüp Sultanı, Emirganı, İstiklal Caddesi, Taksim’i, adaları, iki
kıtayı birbirine bağlayan üç tane gerdanlığı, Boğazın altından iki kıtayı
birleştiren tünelleri ve daha pek çok güzelliği ile her yıl binlerce turisti
ağırlamaktan hiç yorulmamış ve tarih boyu da yorulmayacak bir Dünya Kültür
Mirası’dır. Onun için Dünyanın gözü kulağı buradadır. Her Dünya vatandaşı
burayı görmek, içine sindirmek, güzelliğini tatmak için can atar.
İstanbul’u
Türk varlığına armağan eden büyük Devlet Adamı, büyük İmparator, büyük
Komutan Fatih Sultan Mehmet onun
için; “Ya ben İstanbul’u fethederim, ya
da İstanbul beni” demiştir. Her ikisi de birbirini fethetmişlerdir.
Fatih
İstanbul’u fethetmiş, İstanbul’da onu Dünyanın en büyük İmparatoru yapmıştır.
Devletimizin
kurucusu, büyük asker, büyük Komutan
dahi Mustafa Kemal Atatürk ise
İstanbul için; "İki büyük cihanın kesinti noktasında, Türk vatanının
ziyneti, Türk tarihinin serveti, Türk Milletinin gözbebeği İstanbul, bütün
vatandaşların kalbinde yeri olan şehirdir." diyerek anlatmıştır bu efsane
cenneti.
İstanbul,
sadece İstanbulluları değil, Türk insanını değil, her ırktan, her cinsten
insanlık alemini kendine aşık etmeyi başarmış bir doğa parçasıdır.
"Dünyaya
son kere bakacaksın deseler bu bakışı İstanbul’un Çamlıca’sından isterdim.”
Lamartine: "İstanbul, önünde şair ile
arkeoloğun, diplomat ile tüccarın, prenses ile gemicinin, Kuzeyli ve
Güneylinin, hepsinin aynı hayranlık duygusuyla haykırdığı evrensel ve son
derece büyük bir güzelliktir. Bütün dünya, bu kentin dünyanın en güzel yeri
olduğu düşüncesindedir."
Edmondo De
Amicis: "Ah İstanbul! Beni büyüleyen isimlerden en çok büyüleyeni yine
sensin." Pierre Loti:
"İstanbul olağanüstü durumunu Haliç, Marmara Denizi ve Boğaz’a
borçludur."
Andrea
Horn: "İstanbul eskiden beri Avrupa ve Asya’yı birleştiren büyülü
(tılsımlı) ve adeta kutsal bir mühürdür. İstanbul muhakkak dünyanın en güzel
yeridir."
Gerard De
Nerval: “İstanbul'a sahip olan bütün dünyaya hükmeder. Dünya tek bir devlet
olsa idi, taht şehrinin İstanbul olması gerekirdi.”
Napolyon
Bonapart: “İstanbul dünyanın gerçek başkentidir. Coğrafya konumu bakımından
dünyada rakibi yoktur.”
Joseph
Heller: “Yeryüzünde İstanbul kadar uygun bir yere kurulmuş bir şehir yoktur.”
İspanyol
Gezgin Pedro: “Dünyanın başkenti olarak tercih edilebilecek tek yer
İstanbul'dur; aynen kainatın merkezidir.”
Baron De
Tott: “İstanbul’a hükmeden bütün cihana hükümdar olur. Onun için, mümkün olduğu
kadar İstanbul'a yaklaşmak gerekir.”
Rus Çarı
I. Petro: “Türk Dünyası olarak Allah’ın bahşettiği bu hazineyi çok ama çok iyi
korumamız, geliştirmemiz, gelecek kuşaklara daha iyi bir biçimde bırakmamız
için tüm varlığımızla çalışmalıyız.”